ADALET VE DİN ÜZERİNE BİR YORUM

Din, denge ve adalet demektir bir yerde denge varsa orada adalet var eğer adalet yoksa orada gerçek manada din de yoktur. Yaklaşık üç milyarlık İslam âleminde hukuk ve adalet sistemi yerlerde sürünüyor. Buralarda din diye uygulananların çoğu, ortaçağın hurafeleridir. H.Z. Ali, adalet devletin dinidir der.  Peygamberimiz, müşriklerin zulmünden çok bunaldığında, sahabelerine, Habeşistan’da adil Hıristiyan bir kral vardır onun yanına gidiniz orada güvende olursunuz diyerek gizlice Habeşistan’a gönderdi.

İdari noktadan bakıldığında idarecinin birinci vasfı adalettir, din ise ikinci planda gelir. Bazı kimseler dinsiz adam adil olamaz der. İşte Avrupa, halk ve liderler dindar değil fakat sistem dindar olduğundan diğer yerlere kıyasla çok daha adiller. İslam ülkelerinden  kaçanlar Mekke ve Medine yerine AB ülkelerine sığınıyorlar. Burada, huzur kalkınma ekonomi, güven her şey yolumda devam ediyor. Devleti idare edenler dinsiz bile olsa eğer sistem adilse o ülkenin kalkınması mümkündür fakat adalet yoksa kalkınma da yoktur.  Buralarda yolsuzluk, yoksuzluk ve adaletsizlikler vardır. İnsanlar tercihlerinde liderlerin dindarlığından ziyade sistemin dindar yani adil olmasına bakmalıdır. Adalet Allah’ın adil isminin tecellisidir. İlim adamlarına göre Kuran, özet olarak dört şeyden bahseder, Allah’ın birliği, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve adalettir.  İbadetler Allah’ın hakkı olduğu için, Kuran’daki ibadet kavramını, adalet kavramı içinde anlatılır. Kuran’da anlatılan diğer şeyler bu dört ana noktayı tamamlamak içindir. Diğer üç konu ne kadar önemli ise adalette onlar kadar önemlidir, ibadetlerin özü adalettir.  Adalet, medeni olmanın ilk şartıdır. Adalet kavramı içinde bütün diğer olgunluklar ve erdemler barınır, adaletin olmadığı yerlerde ise güzellikte olmaz, ibadette olmaz, medeniyette olmaz, ancak yolsuzluk haksızlık kin ve nefret olur. İnsan adil ve mükemmel olduğu zaman mahlûkatın en iyisidir, hukuktan ve adaletten ayrıldığı zaman hepsinin en kötüsü olur. Adaletli olmak, kanunlara sahip olmak demek değildir, vahşi ve zorbalarında kanunları vardır. Mühim olan kanunların demokrasi, vicdan, akıl ve hukuka uygunluğudur. 

    Adalette esas olan haklının hakkının tam verilmesi, hakkın küçüğü büyüğünün bakılmaması, küçük hak, büyük için feda edilmemesidir. Haklı, kuvvetli olmalı, kuvvetli olan haklı olmamalı.  Adalet terazi gibidir, terazi dengede ise bu terazi ile dindarda tartar dinsizde. Eğer terazide denge yoksa yani sistem adil değilse idareci dindar bile doğru hüküm veremez. Bazı insanlar göre idareci dindarsa daha adaletli olur derler. Maalesef İslam âleminde dindar görünen devletler dünyanın en adaletsiz devletleridir. Hükmetmekte büyük bir zevk vardır, bu zevk yemek içmek ve cinsellik gibi diğer şeylerden çok üstündür. Liderleri dindar yapmak yerine(olursa güzel olur), sistemi dindar yani adil yapmak daha önemlidir. Bugün adaletin en iyi uygulandığı yerler, kuvvetler ayrılığının olduğu AB gibi ülkelerdir. Yani yürütme, yasama ve yargının ayrı ve birbirinden bağımsız olduğu, birbirlerinin işine karışmadığı, her kurumun kendi görevini yaptığı yerlerdir. Kuvvetler ayrılığının olmadığı İslam ülkeleri gibi yerlerde, savaş, zülüm, gözyaşı, açlık ve kargaşa vardır.

OSMAN KOYUNCU- VAKFIKEBİR- TRABZON- 0535.760.48.39