DEVLET, ADALET VE HUKUK

Bir devlet, adalet,           hukuk, hürriyet, demokrasi üzerine kurulmuşsa, büyüktür. Orduları kalabalık, toprakları çok, nüfusu fazla olanlar devletler büyük değildir. Türkiye Cumhuriyeti, medeni dünyanın benimsediği demokrasiyi ve hukuku tam benimseyemedi. Bunun için evrensel bir dünya devleti olamadı. İnsan merkezli akla dayalı bir sistem kurmak yerine, belli kişilerin görüşlerine endeksli, devlet gücüne odaklı suni bir kültür ve ulus temelli bir medeniyet oluşturulmaya çalışıldı. Yurtta ve dünyada sulhu benimseyeceğine, her şeyi kendine düşman gördü. Medeni devletler dostluklarını arttırıp aralarındaki sınırları kandırdığı halde bizler kalın duvarlarla sınırlarla çevirmeye çalıştık yine kendimizi koruyamadık. Geri kalmış ülke insanları Türkiye’yi suç işleme üssü haline getirdi.

Devletin dini adalet olmalıdır. Türkiye ne evrensel bir hukuk ve nede evrensel bir adalet sistemi uygulayabildi, kendine has acube bir sistem oluşturdu. Hukuk, adalet ve özgürlükler yoksa ekmekte yok demektir. Bugün Türkiye’de bir emekli kaymakam, vali, doktor, hâkim, savcı, general öğretmen vs kim olursa olsun emekli olunca şehirlerde hatta kazalarda bile insan gibi yaşaması mümkün değildir. Bu noktadan bakıldığında dünyada Türkiye’den başka devlet yoktur, bu kıskanılacak bir durumdur.

Türkiye’de sistem bozuktu, AKP bunu düzelteceğini söz verdi ama daha da bozdu. AKP yirmi iki yıl sonra dünyaya hoş görünmek için hukukta adalet reformu yapılacakmış. Galiba eski zihniyet yeşile boyayarak tek renkte katı devlet merkezli bir köhne sistem kurmaya çalışacak. Demokrasisi tam olmayan ülkelerdeki idareciler, her şeyi kendi kontrolde tutmak istiyorlar. Yas tutulacaksa yine sınırlarını devlet çizmeli. İbadet mi yapılacak, devlet baba en iyisini bilir.

 İslam, asrısaadet döneminde demokrasiye benzer bir model uyguladı. Bu gün İslam ülkelerin uygulamaya çalıştığı ve ismine şeriat dediği fıkıh sistemi ortaçağ zihniyetidir, gerçek dinle ilgisi yoktur. Bu ortaçağ kuralları insan fıtratına uygun olmadığından insanlar İslam’a koşacaklarına, İslam’dan kaçıyorlar, kaçış dinden değil köhne ortaçağ kurallarındandır.  Demokrasi düşmanlığı ile bir yere varılmaz, hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlükler yoksa ekmekte yoktur.