İNSANIN YARATILIŞ SERÜVENİ

Din ile bilim kardeştir, doğulu insanlarda genelde hisler batılılarda ise akıl hakimdir. Onun için peygamberler çoğu doğudan, filozofların ekserisi batıdan çıkmıştır. Batılılar olayları genelde akılları ile doğulular ise hisleri ile yorumlarlar.  Dini metinlerin çoğu yorum ve tevil isterler, bunlarda akla gelen ilk manaların doğruluğu anlaşılmamalıdır. Kuran’da bu şekilde dört bine yakın ayet vardır.  Bunları anlamak için, edebiyat tevil ilmi, dilbilgisi, belagat, mantık ve büyük insan olan kâinatın duyguları dediğimiz fen bilimlerini vs bilmekle olur. Ayetler şu sebep için indi, eskiler bu şekilde dedi o halde bunlar doğrudur demek ilmi gelişmeleri önler. Her şey gelişiyor da yalnız eski din adamlarının yorumları mı değişmiyor? Kuran’ın inişi tarihi bir olay değildir. Bunların geçerliliği her zaman vardır çünkü Allah, kutsal kitaplar ve peygamberler zamana bağlı değil, onlar zamanlar üstüdür, zaman yaratılmıştır, Allah yarattığına bağlı kalmaz. 

İlmin gelişme basamakları mitoloji, felsefe ve fen bilimleri sırasını izler. Bütün dünya, mitolojik bilgilerin tarihi olay olmadığını biliyor. Bu metinlerin birçok sosyolojik ve psikolojik manalar içerirler. Mitolojik metinler, Kutsal Kitaplar gibi değildir fakat çok derin manaları vardır henüz insanlık bu evrensel bilgileri tam öğrenememiştir. Bunlar yüksek derecede dil, edebiyat, sembolizm ve başta Sosyoloji ve Antropoloji olmak üzere birçok fen dallarına hâkim olunduktan sonra tam olarak anlaşılacaktır. Dinî hayatın sağlıklı olması, bilimle din savaşının önlenmesi, insanlığın gelişmesi, dünya barışının sağlanması bu meselelerin doğru anlaşılmasına bağlıdır.

Dindarlar kutsal metinlerinin gerçek manasını tam olarak bilmedikleri için bilimi dışlıyorlar. Mecbur kaldıkları zaman hurafelere sarılıyorlar. Bunları delil, diye sunuyorlar ve bilim ehlini dinden soğutuyorlar. Maalesef bu asrın dindarının ve dinsizlerinin çoğu cehalet ve karanlık içindedir. Gerçeklerle ve bilimle yüzleşemiyorlar. Çünkü insanlık bu asırda maddileşti soyut olan dilin ve sembolizmin manalarını tam bilmiyor onun için ruhsuz, dilsiz bir cenaze durumuna geldi. Eğer bu metinler doğru anlaşılırsa insanlık yeniden bir ruh kazanır. Âdem, insanlığın ruhî, kültürel, dinî, İlâhî boyutu demektir. Kadın da bu manada insanlığa ortaktır, iman ve hukukta eşittir. Kadın başka bir tabir ile beden, tabiatı ve maddeyi temsil ediyor. Maddesiz olmaz, fakat insanlık, sadece madden ibaret değildir. Her kadın ruhu, kişiliği, inancı ve maneviyatıyla Âdem olduğu gibi her erkek de maddesiyle, bedeniyle Havva’dır.  Şeytan Âdeme secde etmedi, ayetinin tefsirinin bir manası, mikroptan yılana kadar bütün şerli varlıkların insan türüne hizmet etmemesi ve ona zarar vermek istemesi manasındadır. Demek bu ayetin manası, evrensel ve gözle görülen bir kanundur. Yoksa çamurdan yaratılmış bir âdem peygamber, kaburgasından yaratılan bir Havva ve kardeşlerin evliliğinden çoğalmış bir nesil değiliz.  Tirmizi’de geçen bir hadiste, peygamberimiz yüz bin Âdem yaratılmıştır diyor. Bütün hayat ağacı birdir, her canlı akrabadır, insan nesli 9 milyon yıl önce diğer türlerden ayrıldı. Yaklaşık iki yüz bin yıl önce biyolojik(beşeri) yaratılışını tamamladı ve yirmi bin yıl önce soyut değerleri öğrenerek âdem oldu. İlim bunu diyor ilimle din kardeştir bir birinden ayrılmazlar. 

OSMAN KOYUNCU 0535.760.48.39. VAKFIKEBİR TRABZON