Yaz aylarının gelmesiyle vatandaşların konteyner, bungalov tarzı yapılarınyapımında gözle görülür bir artış görülmektedir. Bu binalar ve yapım işleri yere sabitlenip temel dökme şeklinde inşa edilmesi gibi her durumun ayrı ayrı değerlendirilmesine göre Türk Ceza Kanunu’nun 184 maddesi kapsamında suç teşkil etmesinin yanında İmar Kanunu’nun 32. Maddesi özelinde yıkım ve 42. Maddesi gereğince de idari para cezası uygulanması ihtimallerini doğurmaktadır. Bu tarz binaların sonuçları olan müeyyideler vatandaşlar tarafından bilinmemekte ve bu da bu binaların bilinçsiz olarak yapılması sonucu mağduriyetlere yol açmaktadır. Öncelikle İmar Kanunundaki tanımlara bakmak gerekmektedir. “Yapı; karada ve suda, daimî veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir. Bina; kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.” Görüldüğü üzere YAPI kavramının çok geniş bir uygulama alanı mevcuttur. Yapı denilince akla ilk gelen binalardır. Fakat bina niteliğinde olmayan çok farklı nitelikte imalatlar da yapı olarak kabul edilmektedir. Bir imalatın yapı niteliğinde olup olmadığının belirlenmesindeki en belirleyici unsur “inşai” bir faaliyet olup olmadığıdır. Bu hususun Türk Ceza Kanunu kapsamındaki önemi ise TCK madde 184’te açıklanan imar kirliliği suçunun tanımında BİNA kavramına atıf yapılmış olması dolayısıyladır.
Türk Ceza Kanunun 184.maddesi kapsamında İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu tanımlanmıştır.Yasaya göre;
(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
(6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz (TCK. Md. 184). Maddeye göre genel olarak imar mevzuatında belirtilen usul ve esaslara aykırı olarak inşa faaliyetlerinde bulunmak suç olarak tanımlanmıştır.
Madde gerekçesi şöyledir: Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere imar mevzuatında belirtilen usul ve esaslara aykırı olarak inşa faaliyetlerinde bulunmak suç olarak tanımlanmıştır.
Birinci fıkradaki suç, yapı ruhsatı alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmakla oluşur denilmektedir. O halde söz konusu faaliyeti yaptıran bina sahibi değil yüklenici, taşeron, kalfa gibi binayı yapan kişilerde bu suçun faili olabilirler.
İkinci fıkrada; yapı ruhsatı alınmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon abonesi yapılması veya bu hizmetlerden faydalanmasına izin verilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Dördüncü fıkraya göre, yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai veya ticari faaliyetin icrasına izin verilmesi, ayrı bir suç oluşturmaktadır.
Beşinci fıkrada bu madde hükümlerinin uygulanma alanı ile ilgili sınırlama getirilmiştir. Bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel rejime bağlı yerlerde uygulanabilecektir. Örneğin, organize sanayi bölgeleri, özel imar rejimine tabi bölge niteliği taşımaktadır. Ancak, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından bu sınırlama kabul edilmemiştir. Bu bakımdan, köy sınırları içinde inşa edilen, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından da bu madde hükümleri uygulanabilecektir.
Yasanın zaman bakımından uygulanması halinde 12 Ekim 2004 tarihi önemlidir. Bu tarihten önce yapıldığı ispat edilen yapılar nedeniyle 184. Maddede yazılı suçlar işlenmiş sayılmayacaktır. Suçun işlendiği tarihin belirlenmesinde ise yapı tatil tutanağının düzenlendiği tarih dikkate alınacaktır.Yargıtay kararlarında da söz konusu bu suç kapsamında inşa için temele başlanmış olması suçun tamamlandığı kabul etmektedir.
Diğer yandan yasa maddesinin yer bakımından uygulama alanına baktığımızda ise yapılan binalarınbelediye sınırları içinde veya imar rejimine tabi yerlerde bulunması gerekir. Belediye sınırları dışında (köy ve mezraların) yerleşik alanları içinde veya dışındaki binalar madde. 184/1 ve 2 kapsamına girmezler.
Cezai ve İdari Yaptırım
Yasa maddesinde cezai müeyyideler ve İmar Kanunu’nda idari yaptırımlar sayılmış ise de ‘Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.’ Denilerek cezadan kurtulma ihtimali de yer almaktadır.
3194 Sayılı İmar Kanunun 32. Maddesine göre Yıkım
Yıkım, yapı ruhsatı olmayan ya da yapı ruhsatının eki mimari projeye aykırı olarak yapılan yapıların yıkılması olarak tanımlanabilir. Yapı ruhsatı bulunmadan ya da yapı ruhsatı ve eki mimari projeye aykırı olarak inşa edilen yapının verilen süre içerisinde uygun hale getirilmemesi durumunda İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yapının yıkımına ya da yapıdaki aykırılıkların giderilmesine karar verilir. Belediye encümeni ya da il encümeni yıkım kararlarını almaya yetkili merciilerdir. Yıkım kararlarının tebliği üzerine 60 gün içerisinde idare mahkemesine dava açılabilir.
Konteyner, Bungalov, TinyHouse evlerin hukuki Değerlendirmesi
Konteyner, Bungalov evlerin yere sabitlenmeden kullanılması her somut olaya ayrıca bakmak şartıyla suç vasfı taşımayabilecektir. Ancak İmar Kanunu kapsamındaki 32.ile 42. maddelerindeki yıkım ve idari para cezaları uygulanacaktır.