MODERN KENTLER VE ŞEHİRLER GİBİ

Yeni bir haftaya umutlu ve neşeli girmek için beklerken umutlarımızın çalınması bizleri ve tüm Trabzon/Trabzonsporluları derinde üzdü ve haftaya moralsiz başlamamıza neden oldu.

Hafta başı Trabzonspor, Trendyol Süper Lig'de 16. hafta mücadelesinde deplasmanda Galatasaray ile karşılaştı ve sahadan 4-3 mağlup ayrıldı.

Son günlerin hatta sezonların kalitesi yüksek bol gollü geçen,  futbolseverler için heyecanlı bir maç oldu. Ancak sonuç ve golleri bir kenara koyalım, futbolla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir seyirci bile sahada normalin dışında tuhaflıklar olduğunu anlayabilirdi.

Sonuç olarak hakemlerin direkt etkilediği maçın sonucunda Trabzonspor bence hiçte hak etmediği bir yenilgi aldı. Olsun oynanan futbol beni mutlu etki ve gelecek için umutlarımı arttırdı.

*****

Modern Kentler ve Şehirler Gibi!

Vakfıkebir Belediye Başkanı Sayın Fuat Koçal geçen hafta ilçemizde açılışı gerçekleştirilen “FOTO SARAY DRESSY HOME”  ve BİGPORT COFFEE’nin açılışında yaptığı konuşmasında  “Bir ilçenin sosyal gelişmişliği bu tür işyerlerinin açılması insanlarımıza yapacağı katkıyla orantılı olduğunun altını çizmiş, Vakfıkebir’in de modern kentler ve şehirler gibi gelişmişliğinin bir göstergesi olduğunu düşündüğünü” ifade etmişti.

Evet, ilçenin gelişmişliği sosyal hayatı ile orantılı olduğu bilinir ve hep söylenir. Son yıllarda ilçemizde böyle bir gelişmişlik ve sosyal hayata dokunulacak bir olgunun olmadığını çıplak gözle görmek mümkün.

Oysaki ilçemizin geçmiş elli yılına baktığımızda (özellikle yetmişli yıllarda) ilçede sosyal hayatın ne kadar aktıf ve hızlı olduğunu çocukluğumuzda gözlemlediğimiz gibi büyüklerimizden de hep duyar ve işitirdik. Sinemasıyla, tiyatrosuyla, sergisi, müsameresi olmayan salonlarının doluluk oranlarıyla sosyal yönden bölgede ön plana çıkan bir ilçe konumundan günümüze geldik.

Günümüze bakıldığında sosyal yönden hiçbir hareketliliğin olmadığını bir uyuşukluk ve tembelliğin olduğunu gözlemliyoruz. İnsanlar bıkkın, hayattan bezmiş ve bana necilik almış başını gider durumda.

Özellikle insanlarımızı sosyalleştiren futbol kültürümüz ile Trabzonspor’un başarısıyla övünür durumdayken bu gün deyim yerindeyse perişanları oynuyoruz. İlçede ve bölgede söz sahibi olan futbol kulüplerimizden Büyüklimanspor ile nefes alan sporseverler başarısızlıkları nedeniyle bu gün bu takımın ismini unutmuşlar.

Yetmişli yıllarda özellikle dönemin belediye başkanı Merhum Sabri Bahadır’ın gayretleri ve çabalarıyla şehir kulübü olarak işletilen ilçenin hatta bölgenin ve vatandaşların, esnafının birçok sorununun halledildiği mekânlar olarak hizmet verirken bu gün böyle bir mekânın ilçede olmaması insanlarımızın bir biri ile olan diyaloglarını kesmiş durumda. 

Özellikle altmışlı yaş ve yukarısı için vatandaşlarımızın huzurlu ve güvenli bir limana ihtiyacı olduğunu bilmeyenimiz yoktur sanırım. Herkes bilir ama makam ve mevki sahipleri hiç bilmez nedense.

Kim öyle bir sıkıntının altına imzasını atsın, dertsiz başını derde soksun ki?

Ne güzel nasılsa konuşulanlar havada kalıyor. Burada da dönemim İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Birincioğlu’nu bir sözünü anmadan geçemeyeceğim onun lafını aktararak “Söz dosyaya girmez evrak girer” misali konuşulanlar nasılsa havada kalıyor. Her şeyde olduğu gibi verilen sözleri hiç kimse takip etmiyor nasılsa.

Yeri gelmişken burada iğneyi biz basın mensuplarına batıralım. Geçmişte verilen sözlerin ne olduğunu neden yerine getirilmediği hiçbir zaman sorgulamadığımız için kusurluyuz. En azından ben kendimi böyle kabul ediyorum. Verilen ve konuşulan sözleri irdelesek hiçbir şey lay lay lom geçmez. Herkes sözünü tartarak ve düşünerek yarın birileri banan bunun hesabını sorar düşüncesiyle hareket eder diye düşünüyorum.

Geçen mahalli seçimler sonrası ilçede bazı şeylerin değişeceğini en azında değişme umutlarının olduğunu düşünerek seçmen bir yeniliğe bir umuda yelken açtı. Oysaki geçen zaman diliminde hiçte umutlu olmadıklarını ikili diyaloglarımızda belirterek bunları dile getirin diye serzenişte bulunup dururlar.

Serzeniş derken bir STK temsilcisi özellikle bir kurumun için yapılan ihalelere dikkat çekerek ihalelerin mahallinde yapılmasının faydaları olduğunu belirtti. Bir kurum aracının lastiğinin patladığını ve yapılmak için il merkezideki ihaleyi alan işletmeye gitmesi gerektiğini ve orada yapılması yönünde şoförün sitemlerinin olduğunu aktardı. Bana da bunu dillendirmem için ricada bulundu.

Ne diyelim deveye sormuşlar neden boynun eğri? diye, oda nerem doğru? demiş.

Evet, hangi işimiz doğru ki bu da doğru olsun. Düşünün Şalpazarı Geyikli Mahallesinden gelen araç lastiğini yaptırmak için Trabzon’a gidecek. Gerisini siz düşünün.

Bazı olaylar ve işler vardır mahallinde halledilmesi devlet adına bir kazanç olur. Zaten halledilemeyecek meseleler için çözüm şekli ve yeri de bellidir.