Büyükliman İlkokulu, Belediye Parkında dikkat çekmek için “Otizm Farkındalık Kermesi” düzenledi.
Ses getirecek bir etkinlik olmasına rağmen ilgi ve alakanın olmadığı bir etkinliğe dönüştü. Şöyle ki belli protokolün dışında halkın haberinin olmadığı ve katılmadığı bir etkinlik haline geldi. Oysaki vatandaşın haberi olmuş olsaydı çok daha farklı bir farkındalık olabilirdi.
Her nedense bu tür organizasyonlar sadece Büyükliman İlkokulu özelinde değil tüm kurumlarda bir iletişimsizlik söz konusu. Sadece biz yaptık oldu ya getirilen etkinliklerden bıktık. Bir meslektaşım “basının olmadığı etkinlik, anfisiz çalınan saza benzer” ifadesini kullandığında çok hoşuma gitmişti bu ifade. Deyim yerindeyse siz çaldınız siz oynadınız…
Eskilerimizin deyimi ile “silah çıktı mertlik bozuldu” sosyal medya çıkınca kimsenin kimseye mudarası kalmadı. Artık bu tür etkinliklerde basına ihtiyacı kalmadı düşüncesi ön planda. Ancak sıkıştıklarında bu haberi yapar mısın havasına giriyorlar. Oysaki basın sizlerin kurtarıcısı olduğunu ne çabuk unutuyorsunuz.
Bakmayın biz gazeteciler yani basın mensupları işin fazla üstünde durmuyoruz diye kimse bizi bir yerlere koymasın. Gazeteci, eksikleri gören, yazan bazen de eleştirendir.
Eleştirilmekten bizler korkmuyoruz, sizler neden korkuyorsunuz ki. Bizim eleştirilerimiz sadece dost hane olarak yapıyoruz. Kimseleri küçümsemeden onurunu kırmadan uyarı mahiyetinde tüm eleştirilerimiz. Bu konuda aksini söyleyen varsa biz kendimizi düzeltmeye hazırız. Tabi ki bizim her söylediğimiz kanun ya da mutlak doğru olmayabilir size göre ama kendi fikrimiz olduğu için doğruluğuna inanıyoruz.
Gelelim etkinliğe çok güzel oldu fakat duyurulma noktasında noksanlık var diyoruz. Okul Müdürü Sayın Yıldırımın konuşmasında, Otizm, dünyadaki milyonlarca insanı etkileyen nörogelişimsel bir durum ve her bireyde farklı şekillerde kendini gösterir. Bu yüzden otizmin tek bir “yol haritası” yoktur; her bireyin ihtiyaçları, yetenekleri ve zorlukları farklıdır diyerek dikkat çekmek istedi.
Bir otizmli bireyi anlamak, sadece onun davranışlarını gözlemlemekle sınırlı kalmamalıdır. Onların dünyasına adım atmak, duygusal ve bilişsel süreçlerini anlamak için empati yapmamız gerekir. Bu empati, daha inklusif bir toplum yaratmanın temel taşıdır. Otizm, genellikle iletişim, sosyal etkileşim ve davranışlarda zorluklarla kendini gösterdiğini belirtti.
Müftü Küçük ise yazılan pankartların hepsi dikkat çekici olduğunu ve bir tanesi “Otizmin İlacı Sevgidir” pankartına dikkat çekti. Aslında her şeyin ilacı sevgi, dünya sevgi üzerine kurulmuş. İnsanların ve canlıların oluşması sevgi ile alakalı. Yeryüzünde ve kâinatta her şey sevgi ile iç içe. Sevgi olmadan bitkilerin bile büyümediğini görürsünüz. Sevgi katmadan bir aşı lezzetinin dahi olmadığını görürsünüz. Sadece otizmle ilgili değil millet olarak sevgiye çok ama çok ihtiyacımız olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Sadece otizmle ilgili değil millet olarak sevgiye çok ama çok ihtiyacımız olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Otizmli kardeşlerimizin biraz daha farklı bir anlayışa ihtiyaçları olduğunun altını çizmek istediğinin altını çizdi.
Özel gereksinimli anneler olarak çocuklarımıza özürlü ve engelli denilmesini asla doğru bulmadıklarını ifade eden Sayın Sevda Baki, Otizmli aileler adına yaptığı konuşmasında şunlara dikkat çekti; bizim çocuklarımız özürlü ve engelli değildir. Sizin gibi, bizim gibi bir bireydirler. Aslında onlar sağlıklıdırlar. Bir ruh bilimi terimi olan otizm kelimesi nörogelişimsel farklılığı ifade etmektedir. Otizm bir hastalık ya da engellilik değildir.
Otizm farklılıktır.
Otizmli bireylerin, onları tanımaya ihtiyaçları var ve bolca sabır, sabır, sabıra ihtiyaç var.
Sadece dünyaya ilişkin kendilerine özgün bakış açıları olduğunu ifade etti.