Hükümet binası önünde Vakfıkebir Kaymakamı Dr. Hacı Arslan Uzan ve Belediye Başkanı Muhammet Balta’nın Atatürk Anıtına çelenk sunumu ile başlayan anma programı saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla devam etti. Daha sonra Vakfıkebir Uygulama Oteli Konferans Salonundaki programa geçildi. Burada günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Vakfıkebir Fen Lisesi Müdürü Cengiz Kasımay yaptı.

ENES HACIFETTAHOĞLU’NUN BAŞARISI ENES HACIFETTAHOĞLU’NUN BAŞARISI

"ATATÜRK`Ü VE EN BÜYÜK ESERİ CUMHURİYET`İ ANLAMAK”

Vakfıkebir Fen Lisesi Müdürü Cengiz Kasımay yaptığı konuşmada; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 8 5. Yılındayız. Atatürk'ün ölümsüzlüğe uğurlandığı günün yıl dönümünde herkese düşen en büyük görev; "Atatürk`ü ve en büyük eseri Cumhuriyet`i anlamak, Cumhuriyet`in değerlerini her koşulda korumak, Atatürkçü düşünceyi benimsemek, Türkiye`yi aydınlık yarınlara taşımaktır. 10 Kasımların Atatürk’ün 57 yıllık hayatını, mücadelesini, milletimize kazandırdıklarını ve kazandırmak istediklerini doğru anlamak bakımından önemi büyüktür. Bu meyanda Ata’mızın bize ve ülkemize kazandırdıklarının mutluluğu ile yeni bir 10 Kasım’ı yaşıyoruz. Yüce Atatürk’ün ölümünün 85. Yıl dönümünde her 10 Kasım da olduğu gibi bu yıl da onu yine sevgi ve saygı ile anıyoruz. Bilindiği gibi, 19. Yüzyıl Avrupa’nın ekonomi, hukuk ve eğitim alanlarında büyük atılımlar yaptığı bir yüzyıldır. Avrupalı aydınlar ve yöneticiler, kendi toplumlarının 19. Yüzyıldaki büyük gelişme ve dönüşümlerine öncülük etmişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele’den sonra Türk Devleti’ni en gerçek yol göstericiler olarak gördüğü bilim ve akıl temeline oturtmuş; gerçek kurtuluşun ekonomik bağımsızlıktan, ülkenin her bakımdan kalkındırılıp güçlendirilmesinden geçtiğini belirtip bunu uygulamıştır. Akıl ve bilimi önceleyerek “Türk Devleti’ni çağdaş uygarlık düzeyine çık armayı, milletimizin refahını en üst düzeye yükseltmeyi” milletinin önüne amaç olarak koymuştur. Peki, sürekli gündeme getirdiğimiz “muasır/çağdaş medeniyetler nedir ve bu seviyeye nasıl gelinir? İzninizle bu konuyu açmak isterim.

“HUKUK VE ADALETTE DÜNYAYA ROL MODEL OLAN”

Çağdaş sözcüğü TDK sözlükte şöyle tanımlanır: Bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan; çağcıl, uygarca, asri, modern Bir şeyin çağdaş olması; o şeye dünyanın diğer milletleri tarafından gıpta ile bakılması, imrenilmesi ile anlaşılır. İnsanlar yeni ve güzel olana meyleder. Bu anlamda çağdaş seviye denince şunlar ön plana çıkar: Hukuk ve adalette dünyaya rol model olan, Düşüncede ileri ve özgür, Ekonomik olarak bağımsız ve güçlü, Gıpta edilen, imrenilen, Yeni ve güzel olan, Teknik olarak üstün, Üretim imkânları geniş ve çeşitli olan, İnsan hak ve özgürlüklerinde ileri olan, İşte Atatürk, bu amacı daha somut olarak “Büyük davamız; en medeni, en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir.” Şeklinde ifade etmiş ve refah toplumu olmayı hedef göstermiştir. Gerçekten de 1920 ile 1938 yılları arasında sağlanan gelişme ve değişmeler, çağ ile yarışmak düşüncesiyle temellendirilmiştir. Biz, çağdaş uygarlık seviyesine gelme konusunu Atatürk’ü örnek alarak gençlerimize en iyi biçimde öğretmeliyiz. Bunu da düşünce eksenli yapmak zorundayız. Bu konuda Atatürk şöyle der: “İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her kösesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ideal için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yasaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!” Konuşmama Atatürk’ün sözleriyle son vermek istiyorum. “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen erişemediğimizi fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve bilimi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.” Bu düşüncelerle Atatürk’ü ebediyete intikalinin 85. yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, herkesi saygıyla selamlıyorum dedi.

Programda; şiirler okundu, daha sonra Atatürk konulu oratoryo ve koro sahne aldı. Slaytlarla Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının anlatılması ve yarışmalarda dereceye giren öğrencilere ödüllerinin verilmesi ile program sona erdi.