İslam âleminin geri kalmasının en büyük nedeni, bilim ile dinlerin arasında bir zıtlığın olduğunu sanmaktır. Kuran hakkında konuşacak kişiler kitap yazacak kadar Arapçaya hâkim olmalı, tevil(yorum) ilmini çok iyi bilmeli ve fen bilimlerini temel seviyede anlamalıdır. Çünkü fen bilimleri Allah’ın gerçek isimleridir (tıp, Allah’ın şafi ismi olduğu gibi) fen bilinmeden Kuran tam bilinmez Allah tam anlaşılmaz. Allah’ın sonsuzluğu insanlarda hürriyet olarak yansır. Özgür olmayan, hür düşünemeyen veya aklını birilerinin cebine koyan insanlardan bilim adamı olmaz.

 Avrupa’da bilim ile felsefe 1700li yıllarda birbirinden ayrıldı, bizde ise henüz tam ayrılmadı.  Ortaçağda kilise, bilim ve felsefeyi dışladı. Batıda olan olumlu veya olumsuz şeyler ya doğrudan veya dolaylı şekilde İslam âlemini etkiledi. Yunan felsefesi 7 y.y Arapçaya tercüme edildi. Bu felsefenin büyük bir kısmi bilim ve kutsal kitaplarla çatışıyordu. İçlerinde gerçekler az hurafeler çoktu. Bu felsefenin etkisi ile o zamanda yazılan dini kitapların çoğu hurafeler ile doludur. Bazı hocalar, o zaman tercüme edilen ve içinde hurafeler olan felsefeyi doğru olarak kabul ettiği için, din ile bilim arasında çatışma varmış gibi görünüyor.

Bilim, gözlem ve sorgulamayı savunur. Kâinat kitabı ve bunun Arapça yazılımı olan Kuran birbirleri ile çelişmez. Kuran, varlığın ruhu, bilinci olan sonsuz Allah’a inanmak, ölümden sonraki hayata inanmak ve insanlar ile çevreye saygılı olmayı ve faydalı işler yapmayı önerir. Dinden kopuk bilim, merkeze maddeyi koyarken, Kuran, merkeze manevi ve soyut(maddi olmayan) değerleri koyar, insanın kâinatın özü ve misali olduğunu gösterir.

Bilimi bilim yapıp, dini hurafelerden korumak için şunlar bilinmelidir. Dünya zıtlıklar üzerine kurulmuş ve bu zıtlıklar gelişmenin lokomotifidir. Zıtlıklar ortadan kalkarsa gelişme durur. İyilik kötülük, güzellik çirkinlik, kadın erkek, artı eksi gibi, eksiyi kaldırırsan artıdan bir şey olmaz, kadını kaldırırsan erkek bir işe yaramaz. İmtihan dünyasında yanlışlarda olacak ki insanlar kendi hür iradeleri ile doğruyu bulsun, kâmil insan mertebesine çıksınlar. Peygamberimiz küfür devam eder fakat zulüm devam etmez der. İnsanlar küfre tarafta olmamalı ve küfür yasaklarla ortadan kaldırmaya çalışmamalılar. Asıl görevleri adaleti yayıp, zulmü önlemeye çalışmak olmalıdır. Küfrün Allah’ın sistemin de yeri var fakat adaletsizliğin yeri yoktur.  İslam âleminde özgürlük, hukuk ve adalet gibi kavramlar tam olmadığı için geri kalmıştır. Küfür yasaklarla önlemeye çalışıyorlar. Yaratılan her şey ya doğrudan veya dolaylı şekilde rahmettir. Şeytanda imtihana sebep olduğu için o da rahmettir, şeytan olmasa idi imtihan olmaz, insanlık gelişmezdi. Şeytanı ortadan kaldırmak yerine, eğitimle şeytana uymama ve kötülükleri önleme yollarını gösterilmelidir.

OSMAN KOYUNCU 0535.760.48.39. VAKFIKEBİR TRABZON