Ülkemizde gerek tarihçiler gerek siyasiler arasında en fazla tartışılan padişah hiç şüphesiz 11. Abdülhamit’tir. Teşkilatı mahsusa (MİT) onun zamanında kuruldu. Onun zamanında birkaç insan bir araya gelince, acaba 11. Abdülhamit bizim konuştuklarımızdan haberi olur mu diye korkuyorlardı. 11. Abdülhamit başta kalmak için maddi manevi bütün imkânları kullanıyordu. Farklı düşüncelere tahammülü yoktu, her şeyi kendisinin bildiğini sanıyordu. Kimilerine göre kızıl sultan kimilerine göre ise ulu hakandır. Bağımsız tarihçilere göre ne ulu hakan ne de kızıl sultandır. Vatanını seven, her şeyi elinde tutmak isteyen dindar, despot bir padişahtır. 1876 ve 1910 yılları arasında 33 yılda Osmanlının toprak kaybı yaklaşık Türkiye’nin topraklarının iki katıdır. Kıbrıs onun zamanında İngilizlere verildi.

Saf dindarlar ve genelde doğulular, başlarında bulunan idarecileri dindar görmek isterler. Ne olursa olsun namazını kılsın onun için yeterlidir. Bir ara doğuda eşkıyalar isyan ettiler, nedeni sorulunca, bizin kaymakam içki içiyor, namaz kılmıyor bizler bu adamlara nasıl güveneceğiz dediler fakat kendileri de namazsız eşkıya idiler. Doğu genelde bu şekil dindar olduğu için eşkıyası bile yol kesip insanları soyduğu zaman, tüfeği doğrultup hakkını helal et dermiş, sonra ananın sütü gibi helal olsun cevabını alınca insanları bırakırmış. Bir sanatkâr dindar ise, onun maharetine bakılmaz o işini iyi yaparlar diye düşünülür.  Hâlbuki İslam, işte maharet, dinde salihlik esastır der.  Bir adam saat tamir ettireceği zaman bunun dindarlıkla ne ilgisi var, camiye imam seçmiyoruz ki dindarlığını arayalım.

 11. Abdülhamit, dindar kesim tarafından bir evliya gibi görünmesi yüzünden yaptığı bütün hataları nazara alınmadı. Zamanının en büyük din âlimleri ve aydınları 11. Abdülhamit’e karşı çıktılar.  Bunların başında M. Akif, Elmalılı Hamdi, Konyalı Vehbi hoca ve Said Nursi vb gibi şahsiyetler gelir. O zamanlar Osmanlı, hafiye(polis) devleti görünümünde idi. Özgürlükler kısılmış, ekonomi çökmüş, aydınların çoğu kaçmış, beyin göçü hızlanmıştı, ülke çökmek üzereydi. Onu sevenler, koca Osmanlıyı 33 yıl ayakta tuttu derken, aslında biraz daha yaşama şansı olan Osmanlının çöküşünü hızlandırdı, yıkılışını öne aldı demek daha doğrudur.  Ona karşı çıkanları, hain ve düşmanlarla işbirlikçi olarak görülüyorlardı. Bu çağda Kuran ve İslam, fen bilimlerini bilmeden anlaşılmaz. 11. Abdülhamit’in dindarlığı skolastik ortaçağın hurafeleri şeklinde idi. İlim adamlarının, Yıldız Sarayının fen fakültesi yap ikazlarına kulaklarını tıkayarak saraylarda yaşamaya devam etti. Kendi gibi düşünen ve kendisini övenlere karşı anlayışlı, karşı olanlar hain olarak görüldü. Hürriyet hava gibidir, olmadığı yerde hayat ve güzellikler olmaz. Allah ve Rahmanın sonsuzluğu, insanlık âleminde hürriyet olarak yansır. Özgürlüğü olmayan veya özgür düşünemeyen insanların mertebeleri çok düşüktür.

 OSMAN KOYUNCU 0535 760 4839