Gazetecilik kimliği bir siyasi ya da ideolojik düşüncenin esaretinde değildir.
Gazetecilikte maksat kamuoyuna haber vermek ve bilgi aktarmaksa her yerde oluruz.
Dolayısıyla kurumsal kimliği ve mesleki itibarı bu tarz yaklaşımlarla zedelemeye çalışmaları beyhudedir. Dedikoduları çıkaranların kimler olduğunu bırakıp, bir kenara not edip; boş verip yola gitmek lazım.
Ne demiş bir düşünür; kalem dertlidir yazar. Dil dertlidir söyler. Ama yürek susarsa, ne yazar ne de söyler.
Edin eyleyin basının sesini kesmeyin/ kestirmeyin. Ayrıca işinize geldiğinde yaz bunu gelmediğinde neden bunu yazdın demeyin. Yazılması gerekiyorsa doğru olduğu için yazılmaması gerekiyorsa yanlış olduğu işçin kaleme alınmıştır. Mesleki olarak kimseyi ne kötülemek ne de yüceltmek gibi bir lüksümüz yok.
Doğru birdir ve tektir. “Davanın sahibi Hakk’tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır” dedi Necip Fazıl Kısakürek üstat.
Onun için basın mensupları tarafsız ve doğruların yanında olmak zorundadır.
İnsanoğlu bu dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Bir ayette Mevla “Umudunu asla yitirme. Allah hem imtihan eder, hem de imtihanda yardım eder.” Bu yönde olan inancım tamdır.
Zaten günlük hayatımız bir imtihan değil mi? Çıktığımız yolda Mevla imtihanımızı kolay eylesin.
Gümüz ve işlerimiz kolay ve gönlümüze göre olursa kendimiz, gölümüze göre olmaz ise birilerini suçlar ve isyan ederiz. Ama kabahati kendimizde aramayı bırakın sürekli etraftan suçlu ararız.
Her kıldığımız namazın beşinde Rabbena Âtinâ Duasında "Allah’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru." Demiyor muyuz? Mevla hepimizi iyiliklerde ve güzelliklerde yarışanlardan eylesin. Eylesin ki olduğumuz ortamı daha yaşanabilir bir hale getirelim.
Hangi meslek ya da işi yaparsak yapalım, hangi statü veya konumda olursak olalım işimizi hakkıyla yapmalı, kazandığımızı hak ederek almalıyız.
Herkesin yazar olduğu yerde yazar olan yazamaz. Yazsa bile kıymeti olmaz. Onun için yazarlık ve gazetecilik meziyet isteyen doğru dürüst ve güvenilir olmak zorundadır. Her söyleyene inanmaz araştırır/ sorgular ve sonuca gider. Mesleki ahlak bunu gerektirir. Biz büyüklerimizden bunu öğrendik ve bunu uygularız.
Meslekini kötüye kullananlar bu gün kazandıklarını sanırlar fakat bir gün mesleki onurunu sıfırlarlar. Hiçbir şey bedelsiz değildir. İtaatin de, isyanında, kötülüğünde bir gün illaki bedeli vardır ve olacaktır.
Hayatta saygı, sevgi, nezaket ve karşılıksız destek huzur ve mutluluğa götüren en kestirme yol olduğunu unutmayınız. Eğer etrafınızda mutlu insanlar varsa sizde mutlusunuz demektir. İnsanları mutlu görünce yüzlerindeki tebessümlerin ne kadar kıymetli oğlunu anlamak çok kolay “tebessüm, kana en hılı karışan ilaçtır.”