Ahlak, halaka (yarattı) fiil kökünden geliyor ve şekil verdi manasındadır. Allah’ın sonsuz ilmi(yazılımı) ile sonsuz enerjisine şekil veriyor ve varlıklar meydana çıkıyor. Ahlakta insandaki enerjinin şekil alıp aktif hale gelmesidir. İnsan şekil alınca şekline göre ona iyi veya kötü denilir. Ahlakın bir ismi de edeptir ve ölçü manasına geliyor. Ahlak soyuttur ve soyut olan Allah’ın varlığına bir delildir.
Feylesofların çoğu ahlak motive eden menfaattir demişler. Dindarların geneli ise ahlakı sırf Allah rızası için yapmayı amaç olarak görmüşler. Gazali, Sokrat ve Eflatun bunlardandır. Eğer insan sonsuzluğu ve soyut değerleri anlarsa Allah’ın rızası ve hoşnutluğunun Cennet ve içindekilerden daha büyük olduğunu anlar, insanların alkışını ihtiyaç duymaz, alçak gönüllü olur. İslam, avam seviyesinde dahi olsa ücret ve menfaat alabilirsin, ama bir beklendi olmamalı der.
Kuran’ın, Hz. Muhammed Sen büyük ahlak üzeresin, diyor. Hz. Muhammed bütün hayatı boyunca hep denge ve orta yolu seçti. Zaten getirdiği dinin ismi de İslam’dır ve bütün zıtları barıştırıp, dengeleyip birleştiren demektir. Kuran'da, Allah dahi sırat-ı müstakim (orta yol) üzeredir, diye ifade ediliyor. (Hud, 56) insanda bu denge alışkanlık haline gelirse daha ahlaksız davranma ihtimali kalmaz.
Şeriat(hukuk da bu adalet)dengedir, kılık kıyafet ve sakal demek değildir. Şeriatta zıtları inkâr etmek veya aşırılıklarda bulunmak yoktur. Hayat, zıtların çarpışması ile kemale erer, zıtları görmezlikten gelenin kemali olmaz, çünkü zıtları kaldırırsan kemalat kalmaz. Onun için karşısındakine tahammül göstermeyen kişide kemal aranmaz. İnsanlar ahlaktan, iyilik yapmaktan bir karşılık beklememeli maddi ve manevi çıkar hesabı yapmamalıdır. Eğer bir insanda yumuşak huy, cesaret, alçak gönüllülük, adil davranmakla, acımak, insancıl davranmak, iyilikseverlik, ağırbaşlılık ve şefkat yoksa ona insan değil beşer denir. Beşer insanlığın hayvani boyutudur. İnsanda nefis ve hayvani istekleri kontrol altına alma gücü yoksa onun imanda yoktur, iman demek zıtlıkları kontrol ederek doğru yolu bulmak demektir. İnsan bütün varlığı ve hayatı anlayıp anlamlandırmak şartıyla inancı ahlaka dönüşür. Kişi imanlıyım deyip ahlaksızlık yapıyorsa sakın inanmayın.
Günlük hayatta ve siyasette yalan bütün olgunlukları yıkar. İnsanlar hayır ve ibadetlerinden maddi karşılık ve manevi makamlar bekliyorsa o beşerdir insan olamamıştır. Yaptıkları hayırlardan maddi ve manevi karşılık alamadığı zaman insanları nankörlükle suçlar. İbadetlerini Allah yerine münafıklık yaparak insanlara göstermeye çalışır.
Pisliği karıştırdıkça daha kokar bu konuda o kadar çok olumsuz örnekler vardır anlatmaya gerek yoktur. Batıl ve pis şeyleri tasvir etmek ve anlatmak saf ve temiz zihinleri bozar derler. Peygamberimize insan yanılarak şunu yapar mı buna yapar mı diye soruldu, O’da insan yanılıp hata yapabilir fakat yalan söyleyemez der, yalancının ahlakı olmaz.
OSMAN KOYUNCU 0535.760.48.39. VAKFIKEBİR TRABZON