Trabzonspor eski başkanlarından Ahmet Ağaoğlu’nun dediği gibi umudun bittiği yerde inadımız başladı. Süper ligde umduğunun bulamayan Bordo-mavili ekip 3-2 kazandığı maçın rövanşında büyük umut ve de korku ile çıktığı Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Fatih Karagümrük'ü deplasmanda 4-0 yenerek Ziraat Türkiye Kupası'nda finale yükseldi ve Beşiktaş'ın rakibi oldu.
Abdullah Avcı’nın müzesinde eksik olan kupayı kazanmak için varını yoğunu ortaya koyacağı ve o kupanın Trabzonspor müzesindeki yerini alacağına inancım tam. Finalde Trabzonspor’umuza başarılar diliyorum.
Umut’dan söze başladık ya “Ümitlerin yok olduğu bir çağda yaşıyoruz”.
Tıpkı Milletimizin başı sıkıştığında “Atatürk”ün aranan bir lider olduğu gerçeği gibi. Böylesine liderlerin dünyaya yüzyılda bir geldiği gerçeği bilinmeli.
Ümitler, hayaller ve gerçekler…
Yerel seçimler sonrasında ülke olarak yeni hedeflere odaklanarak hayal darcığımızı geniş tutuyoruz. Beklentilerin neler olup veya olmayacağını da yaşayarak göreceğiz.
Geçmişten ders alıp geleceğimizi şekillendireceğiz. Gelecek nesillerimizin yarınlarını çalmayacağız/heba etmeyeceğiz. Ülke ve ilçe değişiklik istedi ve değişti. Sıra değişiklikleri gün yüzüne çıkarmaya geldi.
Özellikle ilçemiz özelinde, hayallerin ötesine geçilemedi ve vatandaşımız değişiklikten yana tercihini kullandı ve değişiklik oldu. Tabi ki belediye başkanlığından söz ediyoruz. Şimdi sıra Sayın Başkan Koçal’da. Bir takım değişiklikler yapmak zorunda ama zaman tanımakta gerekir. Dün bir bu gün iki hemen yapılacak şeyler değil zaman tanımak gerekir. Mutlaka onunda düşüncelerinde olduğu gibi bir takım halka açıkladığı projeler için girişimleri olacaktır.
Değişiklik her zaman heyecan verir lakin iyi değerlendirmekle olur. Eğer eskiye özlem olacaksa bile bile lades demenin de mantığı yok.
Dünya bir vasıtadır, herkes bir kez biner ve bir kez iner.
Bir şey güzelse yapılmalı, eksikse tamamlanmalı, yanlışsa vazgeçilmeli, başarısızsa takdir edilmemeli. Ehil olmayan yetkisiz kişiye yetki vermek en büyük ayıp, yetkili ve becerikli insana yetki vermemek en büyük kayıp olduğunu unutmayalım. Kaybetmemek için yetkiyi ehline vermekte yarar var.
Eğitim; harf öğrenme, sayıları toplama çarpmaktan ibaret değildir.
Faydalanılmayan kitaplar ve ilimler ekilmemiş tohumlar gibidir. Onlardan faydalanmayınca başak vermezler.
Yapılacak güzelliklerin başaklarının verildiğini görmek halkımızın umutlarını yeşertecektir. Tıpki umutsuz yaşanmadığı gibi.
Umut, umut, umut… Umut yaşam sevincinin kremasıdır.
Umut kurtuluşa giden yol olarak değerlendirilmeli ve insan umutsuz olmamalı. Umutsuz olduğu zaman yaşam sevincini de yitirir.