Maalesef dindarlar kendi din ve kutsal kitaplarını tam bilmedikleri için din ile bilim arasında bir çatışmanın olduğunu sanıyorlar. Dinler hakkında konuşacak kişilerde şu özellikler olmalıdır 1) Kitap yazacak kadar bir dile hâkim olmalı ve tevil ilmini çok iyi bilmelidir. 2) fen bilimlerini temel seviyede bilmeli çünkü fen bilimleri Allah’ın gerçek isimleridir, fen bilinmeden Kuran ve Allah anlaşılmaz. 3) Allah’ın sonsuzluğu insanlarda hürriyet olarak yansır. Özgür olmayan, hür düşünemeyen insanlardan bilim adamı olmaz ve bağımsız karar veremezler.
Bilim ile felsefe Avrupa’da 1700li yıllarda birbirinden ayrıldı. Ortaçağda kilise felsefeyi dışladı. Batıda olan olumlu veya olumsuz şeyler ya doğrudan veya dolaylı şekilde İslam âlemini etkilemiştir. İslam âleminde bilim ve felsefe henüz birbirinden ayrılmadı, ortaçağ kilisesinin etkisi ile din ve bilin birbiri ile barışmamış, din bilimi dışlamıştır. Yunan felsefesi 7 y.y Arapçaya tercüme edildi. Bazı Müslümanlar Arapça yazılı bir kitap görse kutsal diye öperek başına koyar. 7y.y yazılan felsefenin büyük bir kısmi hem bilimle hem de kutsal kitaplarla çatışıyordu. O zamanın bazı Müslüman âlimleri bu felsefenin tamamını doğru kabul etti. Bu felsefe etkisi ile o zamanda yazılan Arapça din kitaplarının çoğu hurafe idi. İşte günümüze gelen bu çeşit kitapları bazı fıkıhçılar doğru olarak kabul ettiği için din ile bilim arasında çatışma varmış gibi görünüyor. Modern fenler Allah’ın gerçek isimleridir, fenler bilinmeden gerçek manada Allah tanınamaz.
Bilim ve Kuran, gözlem ve sorgulamayı savunur. Kâinat kitabı ve bunun Arapça yazılımı olan Kuran birbirleri ile çelişmez. Kuran, varlığın ruhu ve bilinci olan sonsuz Allah’a inanmak, ölümden sonraki hayata inanmak ve insanlar ile çevreye saygılı olmak ve faydalı işler yapmayı önerir. Dinden kopuk bilim, merkeze maddeyi koyarken, Kuran, merkeze manevi ve soyut(maddi olmayan) değerleri koyar. İnsana kâinatın özü ve misali olduğunu gösterir.
Bilimi bilim yapıp, dini hurafelerden korumak için şu özellikler çok önemlidir. Dünya zıtlıklar üzerine kurulmuş ve bu zıtlıklar gelişmenin lokomotifidir. Zıtlıklar ortadan kalkarsa gelişme durur. İyilikler kötülükler, güzellik çirkinlik, kadın erkek, artı eksi gibi, eksiyi kaldırırsan artıdan bir şey olmaz, kadını kaldırırsan erkek bir işe yaramaz. İmtihanda yanlışlarda olacak ki insanlar kendi hür iradeleri ile doğruyu bulsun kâmil insan mertebesine çıksın. Peygamberimiz küfür devam eder fakat zulüm devam etmez der. İnsanlar küfre tarafta olmamalı fakat küfür ve zıtlıları ortadan kaldırmaya çalışmamalı. Adaleti yayıp zulme rıza göstermemeli. Küfrün Allah’ın sistemin de yeri var fakat adaletsizlik yani zulmün ilahi sistemde yeri yoktur. Onun için İslam âleminde hukuk ve adalet tam olmadığı için geri kalmıştır.
OSMAN KOYUNCU 0535.760.48.39