Yasaya göre kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır.

Kira sözleşmesinin yazılı olması zorunlu olmamakla birlikte yazılı kira sözleşmesinin geçerliliği her iki tarafça imzalanması ile mümkündür. Ancak bazı durumda kiraya verenin sözleşme düzenlendiği zamanda şehir dışındavb. sebeplerle sözleşmeyi kendisi yerine de kiracının imzalamasını talep edebilmektedir.  Tarafların birbirine güveni ve kiracının bir an önce abonelikleri yaptırıp meskeni kullanma arzusu sonucu kiracı, kiraya veren yerine de imza atmakta ve abonelik için ilgili kurumlara müracaat etmektedir. Abonelik veren kurumların ibraz edilen sözleşmedeki imzaların doğruluğunu araştırma yetkisi yoktur.

Fahiş kira artışları nedeniyle gerilen kira ilişkilerinde, daha önce kendisi yerine imza atılmasına rıza gösteren kiraya verenlerin belgede sahtecilik sebebiyle kiracılar aleyhine suç duyurularında bulundukları görülmektedir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2016/11975 Esas, 2018/4841 Karar sayılı ve 22.05.2018 tarihli ilamında; ev sahibi yerine imza atılarak elektrik ve su idarelerine abone olunması özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu içtihat edilmiştir.

Sahtecilik suçuna ilişkin düzenlemeler Ceza Kanununda yer almaktadır. Buna göre, Özel belgede sahtecilik suçu; Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi ve kullanılması olarak düzenlenmiştir.  Özel belgede sahtecilik suç şekillerinden birisi de “özel belgenin sahte olarak düzenlemesi ve kullanılması” eylemidir. Suçun oluşması için kişi tarafından sahte özel bir belge düzenlenmeli ve aynı belge kullanılmalıdır. Yani, sahte olarak düzenlenen bir belge kullanılmazsa özel belgede sahtecilik suçu vücut bulmaz.

Kanun maddesindeki diğer şekli ile suçun işlenebilmesi için öncelikle ortada gerçek bir özel belge bulunmalıdır. Gerçek özel belge ekleme, çıkarma veya kazıma yoluyla değiştirilerek kullanılmalıdır. Belgeye yapılan eklemeler veya çıkarmalar belgenin hukuki delil değerini değiştirmelidir. Yapılan değişiklikle özel belgeden hasıl olacak hukuki sonucun farklılaştırılması gerekir. Özel evrakta yer alan yazının değiştirilmesi veya yeni yazı eklenmesi, imza ve tarihin silinmesi veya değiştirilmesi, özel belgenin değiştirilmesi ve kullanılması suçunu meydana getirir.

Kanun maddesindeki fail, özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya değiştiren kişi değildir. Suçun faili, daha önce başkası tarafından sahte olarak düzenlenmiş veya değiştirilmiş bir özel belgeyi sadece kullanan kişidir.

Önemle belirtmek gerekir ki, özel belgenin sahte olarak düzenlendiğinin veya değiştirildiğinin fail tarafından bilinmesi ve fiilin istenerek işlenmesi gerekir.

Dikkat edilmesi gereken husus, özel belgede sahtecilik suçunda içerik sahteciliği cezalandırılmamaktadır. Örneğin, hiç olmayan bir kira ilişkisi varmış gibi kira sözleşmesi düzenlemek içerik sahteciliği olup fail özel belgede sahtecilik suçu nedeniyle cezalandırılmayacaktır. 

Bir diğer düzenleme ile daha az cezayı gerektiren hal belirtilmiştir. Buna göre, ‘Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.’ Şeklinde düzenlenmiştir.

Belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine yerine imza atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemez. Verilen rıza açık veya zımni olabilir.Özel belgede sahtecilik suçu, özel belgelerle sınırlı değildir. Bu suç, pasaport, ehliyet, kimlik kartı, diploma, noter tasdikli belge gibi birçok belge türüne ilişkin olarak işlenebilir.

Belgede sahtecilik suçlarında inceleme belge aslı üzerinden yapılmaktadır.Buna dair Yüksek Yargı Kararlarında ‘(..)belgede sahtecilik suçlarında belge aslının bulunması, bulunamaması durumunda belgenin aldatıcılık niteliğinin bulunmadığı durumda atılı suçun unsurlarının oluşmayacağı; kira sözleşmesinin aslı ile aldatma niteliği olup olmadığının ancak incelenebileceği (..)’ belirtilerek suçun oluşabilmesi için öncelikle belge aslının bulunması gerektiği vurgulanmıştır.

Belgede aldatıcılık unsuru olup olmadığı kontrol edilmelidir. Yine uygulamaya yön veren son dönem Yüksek Yargı Kararlarında ‘(..) davaya konu belge aslının araştırılması, bulunması halinde sahte kira sözleşmesi aslı ile katılan ile sanığın arasında yapılan gerçek kira sözleşmesinin dosya arasında denetime elverişli şekilde dosya arasına alınması ile davaya konu belgenin aldatma niteliği olup olmadığının mahkeme tarafından  değerlendirilmesinin ardından sonucuna göre sanık hakkında hüküm kurulması (..)’ şeklinde yerel mahkemelerce uygulama izlenecek yol haritası gösterilmiştir. 

Sahtecilik suçunun gerçek bir durumu belgelendirmek amacıyla işlenmesi cezada indirim yapılması gereken bir hal olarak düzenlenmiştir.