Haciz İhbarnamesi Nedir?
Alacaklı, açmış olduğu icra takibi ile alacağını tahsil etmek amacıyla borçluya ait menkul ve gayrimenkul malların haczini talep etmenin yanı sıra borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve alacaklarının da haczini talep edebilir. Borçlunun üçüncü kişi nezdindeki bir alacağı ya da malı haczedilmesi için icra müdürlüğü tarafından ilgili üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderir. Haciz ihbarnamesinde, ilgili üçüncü kişiye; takip borçlusunun sizden alacağı var ise artık ona olan borcunu icra dairesine ödemesi gerektiği ve takip borçlusuna yapacağı ödemenin bu dosya yönünden geçerli olmayacağı ve ilgili tutarın icra dosyasına ödenmesi gerektiği bildirilir. Önemle belirtmek gerekir ki, haciz işlemi icra müdürlüğünün almış olduğu haciz kararıyla tamamlanır. Haciz ihbarnamesi haczi tamamlayan bir işlemden ziyade muhafaza tedbiri niteliğindedir.
Haciz İhbarnamesine İtiraz Nasıl Yapılır?
Üçüncü kişi takip borçlusunun kendisinden herhangi bir alacağı olmadığı iddiasında ise bunu haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne hitaben ihbarnameye itiraz konulu sunacağı dilekçe ile belirtmelidir.
Haciz İhbarnamesine Gerçeğe Aykırı Cevap Verilmesi Sonuçları Nelerdir?
Üçüncü kişinin kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine vereceği yazılı cevap gerçeğe uygun olabileceği gibi aykırı da olabilir. Üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itiraz etmesi durumunda alacaklı üçüncü kişinin cevabının gerçeğe aykırı olduğu iddiasıyla icra mahkemesine başvuruda bulunabilir. Alacaklı, üçüncü kişinin cevabının gerçeğe aykırı olduğunu yani takip dosyası borçlusunun ilgili üçüncü kişiden alacaklı olduğunu ispat etmek suretiyle İcra İflas Kanunu’nun ilgili amir hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini talep edebilir.
Şikâyet Nereye Yapılır? Dava Süreci Nasıl İşlemektedir?
İcra İflas Kanunu’na göre 3. Kişinin haciz ihbarnamesine gerçeğe aykırı beyanı nedenle yapılacak şikayetleri incelemeye yetkili merci, İcra Mahkemeleridir. Bu tür şikayetlere İcra Mahkemeleri, Ceza Mahkemesi sıfatıyla bakmaktadır. Bununla birlikte, cezalandırma isteminin yanı sıra genel hükümlere göre tazminat talebi de mahkemece karara bağlanacaktır.
Alacaklı, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine gerçeğe aykırı itirazı halinde, itirazın aksini ispatlamak koşuluyla, üçüncü kişinin cezalandırılmasını ve tazminata mahkûm edilmesini talep edebilir. İcra Mahkemesi bu yargılamayı, cezalandırma istemini göz önünde bulundurarak, ceza mahkemesi sıfatıyla yapar. Cezalandırma istemine ilişkin, Ceza Hukukunun genel prensiplerine bağlı kalınarak inceleme yapan İcra Mahkemesi, tazminat yargılamasını ise genel hükümlere göre yürütür. İcra Mahkemesinin vereceği kararın cezaya ilişkin kısmı CMK'nın kanun yoluna ilişkin hükümlerine tabi iken, tazminata ilişkin kısmı HMK'nın kanun yollarına ilişkin hükümlerine tabidir.
İcra mahkemesi yapacağı yargılama sonucunda davayı haklı görmesi halinde haciz ihbarnamesine karşı gerçeğe aykırı beyanın ve alacak tutarına göre tazminat talebini karara bağlar.
İspat Yükü Kimdedir? Nasıl İspat Edilir?
Alacaklının, üçüncü şahsın gerçeğe aykırı beyanına dayanarak başlattığı bu yargılamada ispat yükü alacaklıdadır. Nitekim kanun hükmü " üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek" demek suretiyle ispatla mükellef olan tarafı belirtmiştir.
Takip alacaklısı, üçüncü kişinin beyanının gerçeğe aykırı olduğunu her türlü delille ispatlayabilecektir.
Haciz İhbarnamesine Dayalı Davalarda Yargıtay’ın Kriterleri Nelerdir?
Yargıtay’ın bu konu hakkında istikrar kazanmış kararlarında üçüncü kişilerin cezalandırılması ve tazminata mahkûm edilmesi için haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibarıyla takip borçlusunun üçüncü kişide “kesinleşmiş” ve “muaccel(doğmuş)” bir alacağa sahip olmasını aramaktadır.
Üçüncü kişilerin kendilerine gönderilen haciz ihbarnamelerine vadesi gelmemiş kira alacakları gibi alacaklarda bu sebeplerle vereceği olumsuz cevaplar gerçeğe tam olarak uygun sayılmayacağından ceza ve tazminat sorumluluğu ile karşı karşıya kalabilirler. Zira müstakbel alacakların söz konusu olduğu bu tip durumlarda üçüncü kişiler takip borçlularının kendileri nezdinde kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olmadığını bildirmekle yetinmemeli; takip borçlularının kesinleşmiş ve muaccel bir alacağı olmamakla birlikte borçlunun kendileri nezdinde bir alacağının bulunduğunu, alacağın muaccel olacağı tarihi ve alacak muaccel olunca icra dairesine ödemede bulunacaklarını bildirmeleri gerekir. Aksi halde ceza ve tazminat sorumluluğu doğabilmektedir.