Mala zarar verme suçu, Türkiye’de en çok işlenen suç tiplerinden biridir. Bir suç tipi olarak çok uzun bir tarihi gelişim seyri geçirmiş olsa da bugün için hem unsurları hem de özel görünüş biçimleri ve özellikle de korunan hukuksal değer açısından oldukça tartışmalıdır. Bu tartışmalar teoride kalan, pratik değeri olmayan tartışmalar da değildir. Hem hukuksal değer açısından hem de suçun unsurlarına ilişkin farklı bakış açıları uygulama açısından oldukça farklı kararların ortaya çıkmasına neden olabilecektir.  Vandalizm olarak adlandırılan mala zarar verme fiilleri, kriminolojik açıdan da önemli bir araştırma alanıdır. 

Mala Zarar Verme Suçunun Tanımı (TCK madde 151-152)

Mala zarar verme, başkasına ait bir malı kısmen veya tamamen bozmak, yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, kirletmek veya kullanılmaz hale getirmektir. Mala zarar verme suçu, başkasına ait malvarlığına zarar vermeye dönük hukuka aykırı müdahaleleri cezalandırmak amacıyla ihdas edilmiştir.

Mala Zarar Verme Suçu Şikâyet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaştırma

TCK madde151’de düzenlenen suçun basit şekli en temel şekli, yani en az cezayı gerektiren şeklidir. Bu suçun basit şekli şikâyete tabidir. Suçun mağduru şikâyet hakkını faili ve fiili öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.

Suçun nitelikli halleri ise daha büyük bir hukuki menfaati ihlal ettiği için daha ağır cezayı gerektiren şeklidir. TCK madde152’de düzenlenen suçun nitelikli şekilleri şikâyete tabi suçlar arasında değildir. Yani, suçun mağduru şikayetçi olmasa bile, suç savcılık tarafından resen 8 yıllık dava zamanaşımı süresi içinde soruşturulabilir. Şikâyetten vazgeçme, kamu davasının düşmesi sonucunu doğurmaz.

Mala zarar verme suçunun basit hali taraflar arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında, öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.

Mala Zarar Verme Suçunun Unsurları

Kanuni düzenleme dikkate alındığında mala zarar verme suçu, başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hâle getirmek veya kirletmek veyahut haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldürmek, işe yaramayacak hâle getirmek veya değerinin azalmasına neden olmak biçiminde tanımlanabilir. Bu tanım çerçevesinde genel olarak suçun failinin başkasının malına zarar veren kimse olduğu, suçun oluşabilmesi için kanunda belirtilen tipik zarar neticelerinden herhangi birinin gerçekleşmesinin yeterli olacağı görülmektedir. Kanun, suçun konusu açısından eşya kavramını geniş bir anlamsal çerçevede ele almış ve canlı hayvanları da bu kapsamda saymıştır. Ancak işin doğası gereği suçun konusunun canlı hayvan olması ile ilgili, buna has farklı zarar tipleri geliştirilmiştir. Ayrıca dikkat etmek gerekir ki malın taşınır veya taşınmaz olması, suçun oluşması açısından önemli değildir.

Genel olarak suçun hukuki konusu meselesi ve mala zarar verme suçunda korunan hukuksal değer ‘mülkiyet hakkı’dır. Mülkiyet, en genel anlamıyla “eşya üzerinde en geniş yetkiyi sağlayan ayni haktır”.

Mala Zarar Verme Suçu işleyen ve etkin pişmanlık gösteren faile TCK madde 168 gereği ceza indirimi uygulanması gerekir.

Mala zarar verme suçu ile ilgili şahsi cezasızlık sebepleri vardır. Bunlar TCK madde167/1 ‘de düzenlenmiştir. Buna göre bu suçun yakın akrabalara karşı işlenmesi halinde cezasızlık durumu olabilir.

Bu suç için çeşitli istatistiki araştırmalarda suçun daha ziyade 15-18 yaş arası gençler, işsizler, erkekler ve bekar-boşanmış kimseler tarafından işlediği görülmüştür. Burada erkeklerin toplumda üstlendiği saldırgan/koruyucu rol modeli kadar, kadınların işledikleri bu tarz fiillerin çoğunun istatistiklerde siyah sayı olarak kalmasının da rolü büyüktür. Yaş açısından ise gençlik dönemindeki ani duygusal ve sosyal değişim durumlarına bakmak gerekir. Yine istatistiki verilerde bu suçun daha ziyade sosyal olarak alt gelir grubunda olan kişilerce ve kentlerin varoş bölgelerinde özellikle bazı mekânsal özelliklere sahip alanlarda daha fazla işlendiği belirtilmiştir.